Diriliş düşüncesinin mimarı Sezai Karakoç’un ölümünün üzerinden bir yıl geçti. Ölüm yıl dönümleri, önemli kişilerin fikriyatına eğilmemizin de bir vesilesi. Geçen ay yayınlanan ‘Hatıralar’ kitabı, güzel bir anma biçimi olarak hayatımıza girdi. Mütefekkir ve şair Sezai Karakoç’un 1974 yılına kadar yazmayı sürdürdüğü “Hatıralar”ı, geçtiğimiz ay vasiyeti üzerine yayınlanmıştı. Diriliş dergisinin yedinci ve son dönemi olan 25 Temmuz 1988 tarihinden itibaren, haftalık çıkan derginin her sayısında düzenli olarak okurla buluşan hatıraların sonuncusu, 5 Şubat 1992 tarihli dergide yer almıştı.
Ailesinden çocukluğuna, okul yıllarından çalışma hayatına, çıkardığı dergilerden dostlukları ve yazı hayatına kadar dönemin edebi, siyasi ortamını anlattığı hatıralarında, birçok tanıdık isimle karşılaşmak mümkün. Necip Fazıl, Fethi Gemuhluoğlu, Erol Güngör, Şevket Eygi, Nurullah Ataç, Cemal Süreya bunlardan bazıları.
YENİ BİR HAREKET BAŞLAMALI
Sezai Karakoç şiirlerinde ve yazılarında karşımıza en fazla çıkan kavram, “Diriliş”tir. Diriliş, özü arama, öze ulaşma, yeniden doğmadır Karakoç’a göre. Elbette ki Diriliş’in hangi saiklerle ve nasıl doğduğu da “Hatıralar” kitabındaki uzunca bahislerden. İlk kez 1960’ların başında çıkan Diriliş dergisi, siyasi havanın bulanık, ülkenin ise iyice ümitsizliğe büründüğü bir dönemin ürünü. Bu havada kısa vadeli çalışmaların hiçbir işe yaramayacağına kanaat getiren Karakoç, yeni bir hareketin başlaması gerektiğine karar verdi.
ÖLÜMDEN SONRA DİRİLME
GEBERİŞİ ÇIKARTSIN
Cebinden karşıladığı masrafları ve 45 abonesiyle ilk ‘Diriliş’ ancak iki ay çıkabildi. Ortam iyice kötüleşmiş, sıkıyönetim ilan edilmişti. O günlerde Ankara’ya gelen Necip Fazıl’ı ziyaret edenlerden biri “Sezai Karakoç da Diriliş’i çıkarıyor” demiş. Necip Fazıl, “Geberişi çıkartsın” diye cevap vermiş. Karakoç, “Bunu yanlış anlamayınız, maksadı bana veya Diriliş’e kızmak değildir N. Fazıl Bey’in. O anda havayı o kadar kötü, memleketin gidişini o kadar feci görüyor ki, bu sırada ancak bir ölüm söz konusudur demek istiyor. Gidişten ümitsizliğini belirtmiş” diye açıklıyor.
İlk çıkışından altı yıl sonra Diriliş dergisi yeniden çıktı. Bu sefer bir yıl sonra borçlarıyla birlikte kapanan dergi için, “Dergi kapanmakla birlikte görevini yapmış oldu. İslam’ı hep alışılmış şekilde ele alışın dışına çıkılmıştı. Yeni bir düşünce yolu ve tarzı izlemiştik” yorumunda bulunuyor hatıralarında.
TIRMANDIĞI YOKUŞ DİK
Diriliş adı bu kez mahkeme salonlarında duyulur oldu. Karakoç’un İslam’ın Diriliş’i kitabı toplatıldı ve dava süreçleri başladı. “Bu yıl yine bir dergi çıkarma hevesine kapıldım”, “Diriliş’in ikinci çıkışı”, “Dergi Mart 1967’de kapandı”, “Dergi kapanmış, bir yerde çalışmam ya da bir gazetede yazmam mümkün veya uygun olmamış” gibi ifadeler hatıralarda sıklıkla yer alıyor. Çünkü o dönemler dergilerin, gazetelerin, kısacası İslami düşüncenin zorlukla ayakta kaldığı dönemlerdi. 1969’da üçüncü kez çıkarılmaya başlayan Diriliş’in yeniden kapanma sürecini ise “1971 Ocak ayında, artık çıktığı yokuşu tırmanılamayacak derecede dik bulmaya başlamıştı” diyerek anlatıyor Sezai Karakoç.
ÖLÜM UYKUSUNDAN UYAN
Karakoç, Diriliş’in çıkmadığı zamanlarda da başta Büyük Doğu olmak üzere çeşitli dergilerde yazmaya devam etti. Yedi dönem yayın yapan Diriliş dergisi, 5 Şubat 1992’de son sayısını çıkardıktan sonra kapandı. Öğrenci hareketleri, darbeler, mahkemelerle inişli çıkışlı geçen bu yıllarda, Sezai Karakoç sadece şair olarak değil, İslam dünyasının içine düştüğü ölüm uykusundan uyandırmak için “Diriliş” fikriyatını kurdu ve yazdığı yazılarla birkaç nesil yetiştirdi. Hâlâ da yetiştirmeye devam ediyor.
BELGESELİ BU AKŞAM GÖSTERİLECEK
GENEL
24 Mart 2023GÜNDEM
24 Mart 2023GÜNDEM
24 Mart 2023SPOR
24 Mart 2023GÜNDEM
24 Mart 2023SPOR
24 Mart 2023SPOR
24 Mart 2023